-
MİHRİBAN KOÇAK
Tarih: 16-07-2025 14:38:00
Güncelleme: 16-07-2025 14:47:00
Orman yangınları İzmir’de Manisa’da ve Türkiye’nin birçok bölgesinde dramatik bir tablo oluşturdu. Hem ekosistemin büyük zarar görmesi hem de can kayıpları bizi derinden üzüntüye boğdu.
Orman yangınları ile birlikte sadece ekosistem değil yabani hayvanlarda büyük zarar gördü. Seferihisar da yaşanan Orman yangınında zarar görmüş ve şoka girmiş yabani asil At’ın dramatik görüntülerini içimiz burkularak izledik.
Can kaybı yok deniliyor ama yüzlerce hayvan türü orman yangınlarında cayır cayır yandı. Yok oldu. Aslında can kaybımız çok fazla. Ama ne kadar hayvanımız bu orman yangınlarıyla birlikte yok oldu bunun bir envanteri yok.
Telef olan yaban hayvanı sayısı tespitine yönelik bir çalışma olmadığı için bu konuda ki kayıplarımız hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Ama devletin bu konularda çalışma yapması gerekir.
Orman yangınlarında çok sayıda evcil ve yaban hayvanı da olumsuz etkilendi. Yangınlara itfaiye ekipleri tarafından müdahale edildiği anlarda alevlerin ortasında kalmış ya da kaçmaya çalışırken yaralanmış çok sayıda hayvan bulunuyor. Dumandan etkilenmiş ve vücudunda yanıklar oluşmuş hayvanlara yapılacak ilk müdahale hayati öneme sahipken, uygulanabilecek herhangi bir yanlış yöntem hayvanların daha fazla acı çekmesine hatta hayatlarını kaybetmelerine neden olabiliyor.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü Yabani Hayvan Hastalıkları ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Özsoy, orman yangınlarında yaralı halde bulunan hayvanların üzerine su dökülmemesi uyarısında bulundu.
"Hayvanların üzerine su dökmek yanlış"
Yangın alanında yaralı halde bulunan hayvanın öncelikli olarak duman ve gaz dolu ortamdan uzaklaştırılarak mümkün olduğunca en hızlı şekilde veteriner kliniğine ya da hayvan hastanesine götürülmesi gerektiğini ifade eden Özsoy, "Yaralı hayvanların üzerine su dökülüyor, bu tarz fotoğraflar görüyoruz. Bunlar aslında ilk bakışta doğru gibi gözükse de yanlış şeyler. Bu hayvanlar yangın sırasında dehidrasyona uğruyor ve üzerlerine su döküldüğünde bu ters bir etki gösterebilir. Yaraları ya da yanıkları olan bir hayvanın üzerine su dökülmesi çok daha fazla ağrıya neden olabilir" diye konuştu.
Yaraya uygun tedavi yöntemleri izleniyor
Hayvanların tedavi sürecinin, yaralanmalara bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini vurgulayan Özsoy, ciddi bir akciğer lezyonu yaşamayan ve vücudunda yanık bulunmayan hayvanların dumansız bölgede verilen oksijen desteğiyle kısa süre içinde kendine gelebileceğini ifade etti.
Alevlerden yoğun şekilde etkilenmiş, vücudunda ağır yanıkları ve akciğerlerinde de büyük tahribat bulunan hayvanların mutlaka oksijen çadırına ya da yoğun bakım ünitesine alınarak oksijen desteğiyle tedavi edilmesi gerektiğini kaydeden Özsoy, "Gerekli durumlarda hayvanlarda nebulizasyon denilen ilaç verme yöntemine de başvuruluyor. Çeşitli ilaçlarla akciğer ödeminin ve yanıkların hafifletilmesi için girişimlerde bulunuluyor. Tüm bu aşamalar veteriner hekimlerin görevi." bilgisini verdi.
Kaplumbağa, porsuk ve kirpi gibi hareket kabiliyeti yavaş hayvanların diğer hayvanlara kıyasla orman yangınlarından daha fazla etkilendiğine ve bu hayvanların tedavi sonrası rehabilitasyon sürecinin aylarca devam edebileceğine dikkati çeken Özsoy, yalnızca dumandan ve ısıdan etkilenen hayvanların ise gerekli tedavinin ardından birkaç gün içinde doğal ortamlarına bırakılabileceğini bildirdi.
Orman yangınlarından yalnızca yaban hayvanlarının değil, çevredeki yerleşim alanlarındaki inek, koyun, keçi ve at gibi hayvanların da zarar gördüğüne değinen Özsoy, "Yabani kuşlar, geyikler, karacalar ve yırtıcı hayvanlar aslında yangından kolaylıkla kaçıp kurtulabiliyor. Yalnızca yavrular ya da kaplumbağa gibi yavaş hareket eden hayvanlar yangından en çok etkileniyor." sözlerini sarf etti.
Ormanlarımız canlılarımız hepsi bu ekosistemin bir parçası. Bu konuda artık en ağır cezaları vermenin vakti geldi. Ormanlarımızı, canlılarımızı yok edenler ya ömür boyu hapse ya da idama mahkum edilmeli. Biz sert önlemler almazsak ormanlarımızı da canlarımızı da yitirmeye devam ederiz.